14 Ocak 2008 Pazartesi

Gurur duy kardeşim!


Dünyanın ilk ve tek ihale ile oyuncu alan ülkesiyiz, yeniliğe açık, Avrupalıyız! Hem kroyuz, hem paramız yok! Sanat yapıyoruz kardeşim, “oyuncuyuz, oyuncular” OYUNCUSUNUZ! Bu tür oyunlara biz gelemeyiz! Bu kadar trajedi bir bünyeye ağır gelir, kaldıramaz hatta. Shakespeare bile bu kadarını yazamaz! Olmak ya da olmamak, oynamak ya da oynamamak, işte bütün mesele bu mu? Mesele bu değil kardeşim! Mesele derinlere dayanıyor! Açıklayayım:

Televizyonun ve Amerikan kültürünün hayatımıza empoze edilmesi ile başladı her şey, her şeyi olduğu gibi bunu da abarttık! Televizyon dünyasına kaptırdık kendimizi, tiyatrolar ve tiyatro oyuncuları değer görmez oldu, yoldan geçen oyuncu oldu! Bir yerlerini açan oyuncu oldu! Halk yavaş yavaş tiyatrodan çekildi ya da çektirildi. Buna karşın bazı yetkililer diyeceklerdir ki “Biz kimseye tiyatroya gitmeyin demedik, herkesin kendi seçimidir.” diye politik bir cevap vereceklerdir. Hayır! İnanmayız bunlara, artık bu kadar yalan fazla! Tiyatro sahnelerini yıktınız, alışveriş merkezi yaptınız, oyuncuları “AÇ” bıraktınız, değer vermediniz! Yavaş yavaş usulca törpülediniz sanatı ve uyuttunuz halkı, bir nevi morfin verdiniz bünyelere, kirlettiniz temiz dünyamızı! Şimdi ise rezilliğinizin son perdesini oynuyorsunuz!

On yılını tiyatroya adamış genç bir tiyatro oyuncusuyum arkadaşlar. Artık sahneye çıkmaya utanıyorum! Halkın karşısına çıkmaya utanıyorum! Tiyatroların başındakilerden utanıyorum! Onlar adına ben utanıyorum! Onların yüzü kızarmaz, onlar utanmaz ama ben çok UTANIYORUM! Fazıl Say haklı mıydı!, Nazım Hikmet oldum olası haklıydı! Bu ülkenin can damarı kopmuştur! Artık millet sanatsızdır! Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu bu Cumhuriyet bunları da görecek miydi? Utanıyorum, çok utanıyorum! Tepkisiz kalmayacağım, tepkisiz bırakmayacağım! BEDELİ NE OLURSA OLSUN! Ben protesto ediyorum, sizi de davet ediyorum! Şehir tiyatroları oyuncusu büyüklerim ve arkadaşlarım sizleri sahneye çıkmamaya davet ediyorum! Yurdun dört bir yanındaki arkadaşlarım sizleri sessiz kalmamaya davet ediyorum! Eskişehir’de tiyatroya gönül vermiş tüm kardeşlerim sizleri tepkisiz kalmamaya çağırıyorum! Yarın bunlar bizim başımıza da gelecektir. Halka morfin, bizlere aba altından sopa gösterilecektir. Magazin ile bunların da üstü kapatılacaktır! Uyuma kardeşim, sessiz kalma sanata gönül vermiş dostum!

Buradan sanatın her alanındaki dostlarımı ve tiyatroya gönül vermiş tüm kardeşlerimi tepkiye çağırıyorum!

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.

Çeviren: Can Yücel
William Shakespeare

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger